Tüketici Örgütleri Federasyonu (TÖF), daha önce mücadele yılı ilan ettiğini duyurduğu 2011'den başlayarak tüketicileri haksız, hukuksuz ve yaşamı tehdit eden uygulamalara karşı satın almama gücünü kullanmaya çağırdı. TÖF Genel Başkanı Fuat Engin'in konuya ilişkin yazılı açıklaması aşağıdadır: İthal mısır ve soyadan üretilmiş, nişasta bazlı şeker (mısır şurubu), nişasta, soya, soya lesitini içeren hazır gıda maddeleri yüzde 99 oranında Genetiği Değiştirilmiş Organizmadır. GDO'lar, antibiyotik direnç geni oluşturan, alerjen etkiler yapan ve sadece bir kez ürün veren kısır tohumlardan elde edilir. Biyogüvenlik yasasıyla yaşamımıza girmesine izin verilen GDO'lu ürünler/yemler yüzlerce işlenmiş ve üretilmiş gıda maddesinde kullanılmakta, tüketicinin bilgi edinmesi ve seçme hakkını kullanabilmesi için etiketlemeye bile gerek duyulmadan raflarda tüketime sunulmaktadır. Diğer yandan, belirli bir işlevi yerine getirmesi için, bilinçli olarak kullanılan/katılan katkı maddeleri renklendirici, koruyucu, mineral tuz, kıvam artıcı, homojenleştirici, parlatıcı, tatlandırıcı, inceltici, aroma ve tat verici amaçlı kullanılmaktadır. Gıda katkı maddeleri, gıda kalitesinin artmasına neden olabilir mi? Tabi ki hayır! Sitrik asit (E 330), mono sodyum glutamat (MSG-E621), mono potasyum glutamat (E622), sodyum benzoat (E211), laktik asit (E270), nitrat+sodyum türevleri ve diğer katkı maddeleri, hiçbir besleyici değeri olmayan gıda maddelerine lezzet katmak, raf ömrünü uzatmak ve işlevsel kılmak için kullanılmaktadır. Gıda kaynaklı tehlikeler, artık gıdaları üretenler tarafından da kabul edilmektedir. “Çok kullanmazsan zarar görmezsin” yaklaşımı da sadece aldatmacadan ibarettir. Örnek verdiğimiz katkı maddeleri ile diğerlerinin, katkı olarak ister binde 1, ister yüzde 1 oranında kullanılsın, kısa vadede ya da uzun vadede tüketilmesinin, tüketenin yaşamına hiçbir katkısı olmadığı gibi zararları da ileriki süreçte ortaya çıkacaktır. Katkı maddelerinin, sigaranın etkisi gibi, başta kanser olmak üzere ortaya çıkan birçok hastalığın nedenleri arasında olduğu bilim insanlarınca yapılan araştırmalarda saptanmıştır. Mücadele yılı ilen ettiğimiz 2011'de, Tüketicinin sağlık ve güvenliğini tehdit eden, ekonomik çıkarlarına zarar veren, bilgilenme hakkını yok sayan, çevresel tehlikeler yaratarak, yaşamı tehdit eden, sağlıksız gıda üreten, satan firmalar ile gerekli ve yeterli denetimleri yapmayan kamu otoritesinin haksız ve hukuksuz tüm uygulamalara karşı haklı mücadelemiz boyut kazanarak devam edecektir. Tüketicilere sesleniyoruz; İçeriğinde, GDO ve katkı maddeleri olan gıda maddelerini tüketiciler olarak bizle almazsak, firmalar kimseye satamaz Bizler tüketmezsek, onlar bizim sağlık ve güvenliğimizi tehdit edemezler. Yaşamımıza ve haklarımıza sahip çıkarak, satın almama gücümüzü kullanalım.
|